Ekolojik Tıp Akademisi bedenin çalışma prensiplerine saygı göstermeyi önceler. Bedenin çalışma prensipleri arasında öncelikli bir tanesi ‘Kullan veya Unut’tur. Yeni doğan bebeklere, ilk 15 gün içerisinde işitme testi yapılır. Bunun ilk 15 günde yapılması zaruridir. Neden bu kadar acele ettiğimizi biliyor musunuz? Eğer tanı koymakta geç kalırsak işitme işlevleri körelmeye başlar. Bedenlerimizin lokomotif gücünü sağlayan sistem kas iskelet sistemidir.
İskelet sistemimizi daha evvel görmüşsünüzdür. Kafa çepeçevre kemikten oluşur içerisinde yer alan beyin son derece hassas bir organdır. Geri kalan hayati organlar iskelet kafesi ve leğen kemiği içlerine yerleştirilerek korunmuştur. Kol ve bacak bizi uzak mesafelere götürmekte, tırmanmakta oldukça önemlidir. Sırt ve gövde kasları da ortadaki boşluğu çepeçevre sararlar. Hem lokomotif güç sağlarlar hem de boşluğun içerisindeki basıncın ayarlanmasından sorumludurlar.
İskelet sistemini oluşturan kemikler katıdır. Ancak hareket esnasında ciddi bir basınçla karşılaşırlar. Basıncın tüm kemikler arasında düzgün iletilmesi önemlidir. Bunu sağlamak için iki kemik birbirine sıvı kapsüllerle bağlanmıştır ve bu sıvı kapsüle sinovya denir. Sıvıların özelliğe basıncı aldıktan sonra eşit olarak iletirler tüm yüzeylere. Bu özellikleri sayesinde ayak kemiklerindeki bassınç kafa kemiklerine kadar eşit olarak iletilir.
Basınç kemik kalitesinin belirlenmesinde son derece önemlidir. Kemiklerin doğru yoğunluğa erişebilmeleri.için beden ağırlığının 4 katı kadar basınçla karşılaşmaları gerekir. Bu da hoplama zıplama veya hafif tempo koşu ile mümkün olur. Hayatın ilerleyen dönemlerine değin sağlıklı bir kemik kitlesine sahip olabilmek için kemiklere düzenli olarak basinç uygulanması son derece önemlidir.
Bedenin tasarımı antropologlar tarafından ayrıntılı olarak incelendiğinde, tasarım ilkelerinin koşmak üzere olduğu anlaşılmıştır. Aşil tendonlarının ve omiriliğin tasarlanışı bunu işaret etmektedir. Canlılar aleminde de insan eşsiz soğutma kapasitesi (ter bezleri ) sayesinde en iyi uzun mesafe koşucudur.
Bedenlerimizi tasarlandığımız şekilde kullanmadığımız durumda, kemik kitlesi zayıflar- bu ilerleyen süreçte kalça ve omurga kırıklarına veya basit darbelerle kırıkların oluşumuna yol açabilir. Kas sistemi zayıflar, bu bedende metabolik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olur, kronik bir inflamasyn oluşturur ve biyolojik yaşlanma hızını son derece arttırır. Akciğer kapasitesi etkin kullanılmadığında kalp ve karın çi basınç ayarlanmalarında dengesizlikler meydana gelir. Varisler, basur gibi problemler, pelvik tabanda sarkmalar, tansiyon ve otonom sinir sistem hastalıkları meydana gelebilir.
Bedenin kasları ve yerleşimleri:
Öncelikle bedenlerimizde kaslarımızla ilgili olarak ortaya çıkan ilk refleksten bahsetmek istiyorum. Bu reflekse moro refleksi denir. Hayatın ilk aylarında aktiftir. Bebeğe düşüyormuş gibi bir ivme verdiğimizde ellerini kapatır ve C şeklini almaya çalışır. Çünkü bizlerin en ilkel korkusu düşmektir. Düşecek gibi olduğumuzda bize benzer tırmanıcı hayvanlar gibi sarılmaya ve tutunmaya çaışırız.
Şimdilerde de korku içinde olan insanın duruşuna bakarsak C şeklini görebiliriz. Bedenin hareketleri duygulardan etkilenir. Araştırmacılar beden hareketlerinin de duyguları değiştirebildiğini göstermiştir. Kasların sağlıklı ve etkin bir kullanımı duygu ifadelenmelerimize zemin hazırlayacağı için son derece önemlidir. Zihin, bedenden ayrı düşünülemez.
Bedendeki en büyük hacimli kaslar uyluklara yerleşmiştir. Kol ve uyluğun kasları birbirlerine benzerlik gösterir. Göğüs kafesini ve karın boşluğunu çevreleyen kaslar ile sırt kasları da kendi içlerinde benzerlik gösterirler. Boşlukları çevreleyen kasların kuvvetli bir tonusunun olması boşluğun içerisindeki organların işlevlerini yakından ilgilendirir. Basınç değişkenliklerine son derece hassas olan iç organların sağlığı için boşlukları çevreleyen her bir kas grubu ayrı ayrı özenle çalıştırılmalıdır.
Kas hafızası diye anılan bir tabir vardır. Farklı kas gruplarını eş zamanlı olarak kullanabilmek şeklinde açıklanabilir. Örneğin bir kere bisiklet sürmeyi öğrendiğinizde kas hafızanız gelişir ve hiç bilmeyen bir kişiye göre daha rahat yapabilirsiniz. Farklı postürleri ardı ardına dengeli bir iekilde yapmak inanılmaz bir beyin hafızası ve işleme gerektirir. Antropologlar beyinlerimizin bu denli büyük olmasının sebebini iki ayak üzerinde karmaşık hareketler yapabiliyor ve denge sağlayabiliyor olmamıza bağlar.
Eskiden biliminsanları ve doktorlar bunamadan korunmak için yeni bir dil öğrenmeyi ya da kitap okumayı önerirlerdi. Şimdilerde, bilimsel çalışmalar ışığında iyi biliyoruz ki 15 dakika spor yapmanın unutkanlıktan koruyucu etkisi saat okumaktan çok daha yüksek.
Hangi kas gruplarınız daha sağlıklı hangileri daha zayıf bunu bilirsiniz, bilemeseniz de bir farkındalık geliştirmenizi öneririm. Zayıf olan kas gruplarının geliştirilmesini tavsiye ederim. Günümüzde özellikle sırt kasları ve boşlukları çevreleyen kas grupları diğerlerine nispeten gelişmemiş durumdadır. Bu kas gruplarını geliştirmek önemlidir.
Kaslar inflamasyona son derece duyarlıdır. İnflamasyon örneğin grip olduğunuzda artış gösterir. Grip olduğunuzu ilk olarak şiddetli kas ağrıları ile anlarsınız. Bedende inflamasyon olduğunda kaslar ağrır. Yaygın kas ağrıları günümüzde sıklıkla görülmektedir ve bedendeki inflamasyonun belirtilerinden biridir. İnflamasyonun ortaya çıktığı alanları bulup, sıfırlamak için özen göstermek etkili bir yöntemdir. Bazı durumlarda kasları kullanmamak başlı başına bir inflamasyon sebebidir. Düzenli egzersiz çoğu durumda tedavi edicidir.
Kaslar çalıştıktan sonra, kas yapımını tetikleyen bir biyolojik belirteç salgılarlar. Büyük kas gruplarını çalıştırdığımızda kas yapımını uyaran belrteç daha hızlı bir şekilde salgılanır. Bu nedenle kas gruplarından birini geliştirmeyi hedefliyorsanız, örneğin sırt kaslarını evvela büyük kas gruplarını çalıştıracak 15 dakikalık bir egzersiz yapın. Ardından hedef kas grubunuzu çalıştırın. Çok daha hızlı etkinlik farkedebilirsiniz.
Yaşlanan yüzün anatomisi:
Yaşla birlikte yüzde farkedilen değişikliklerin çoğu hacim kaybı ile ilişkilidir. Kaslar üzerindeki yağ doku ve daha üst tabakadaki deri ile yakından ilişkilidir ve sağlıklı görünümleri bu üç tabakayı da ilgilendirir. Kaslar az çalıştığında nasılki üzerindeki dokuda örneğin kalça bölgesinde selülit görünümü ortaya çıkıyorsa yüzde de kasların erimesi ile üzerindeki yağ doku ve ardından deri altı kollojen dokusunda hacim kaybı ortaya çıkar. Vücut geliştirme ile ilgili öncesi sonrası fotoğraflarda yüze dikkat ederseniz yüzde hacimde dolgunluk olduğunu farkedilebilir. Yüzde hacim dolgunluğu arzu ediyorsanız evvela uyluk kaslarını çalıştırıp ardından yüz kaslarını aktive edebilirsiniz. Yüz kasları yüz yogasındaki hareketlerle çalıştırılabilir. Sesli sessiz harfler ile çalıştırılabilir veya mimiklerle çalıştırılabilir.
Kaslar ve varis:
Kasların çalışması içlerinde veya üzerlerinde yer alan toplar damarların çalışmalarını da pekiştirir. Kas hareketleri varis ve benzeri problemlerin ortaya çıkmasını da engeller.
Yaşlanma:
Yapılan çalışmalar nesillerin kas kitlesinin gittikçe azaldığını işaret ediyor. 80li 90lı yıllarda çocuklar dış mekanlarda uzun uzun koşabilir ve büyüme atakları esnasında kas gelişimlerini pekiştirebilirlerdi. Muhtemelen yeni neslin kas kitlesindeki azalma, iç mekanlarda geçirilen çocukluk dönemleri ile ilintilidir.
Kas kitlesinde azalma nasıl bir ömür geçirileceği ile -özellikle ömrün son seneleri ile oldukça yakın ilişkilidir. Kas kitlesi yaşıtlarından az olan bireylerin yaşlanma hızının daha yüksek olduğu biliniyor. Aynı zamanda yaşlılıkta daha kırılgan oldukları da gösterilmiş. Kırılgan yaşlı demek tanı konulmuş bir hastalığı olmasa dahi herhangi bir sebeple ağır hastalık geçirme veya ölme riski daha yüksek demek.
Sağlıklı bir ömür için sağlıklı kas kitlesine sahip olmamız temennisi ile!
Comments