Duygular, hayat akıp giderken bizim dünyamızda ortaya çıkan değişikliklerdir. Olaylarla, hikayelerle, anlarla şekillenir. Çeşitli çalışmalar duygunun mu algının mı daha evvel ortaya çıktığını araştırmış ve çelişkili sonuçlar bulmuşlar. Ama bilim gösteriyor ki duygu biz fark etmeden önce oluşuyor. Mantık, duyguyu bastırırsa sonuçlar yıkıcı olabiliyor.
Şifa okulu, insanın ihtiyaçlarının karşılanma durumu, karşılanma biçimi ile duyguların şekillendiği yönündeki bilgiyi doğru olarak kabul eder. Yani 'Katılım' ihtiyacı her kişide vardır, doğru bir şekilde karşılanması gerekir. Bu nedenle haktır da. Bu hakkımız elimizden alındığında kızgınlık ortaya çıkar.
Kızgınlık bir güç içeren duygudur. Katılım hakkımızı savunmak için kullanabiliriz. Gerekli ahlaki alt yapımız varsa bunu kimseye zarar vermeden yapabiliriz.
Kötü bir örnek verelim, bu duygumuzu beğenmedik ve yok etmeye karar verdik. Duygular yok edilemez, bastırılır. O durumda bu gücü kendimize yöneltilir ve duygusal dünyamızı alt üst edecek sonuçlara sebep olabiliriz. Pek çok farkındalık çalışmasında duyguların tanımlanması için uzun süreler ayrılır.
Güç içeren duygular:
Neşe, aşk, merak, kızgınlık... Bu tür duygular ortaya çıktığında bir enerji paketi getirir yanlarında. Bir sürü işler başarabilirsiniz.
Güç eksilten duygular:
Korku, yas, keder... Bu tür duygular ortaya çıktığında ise bedenimiz güçsüz kalır. Sevdiğimiz birini kaybettiğimizde, bir şeyden çok korktuğumuzda hareket etmekte, karar almakta, bir şey yapmakta zorlanırız.
Duygu farkındalığı, hayatta ne durumda olduğumuzu anlamakta önemlidir. Ben yaşam kalitesi atölyelerimde duygu farkındalığı için geliştirilmiş çeşitli ölçeklerden faydalanıyorum.
Yaşam kalitesinin bir yolculuk olduğunu söylemiştim. Şimdi neredeyiz bunu bilmek için ihtiyaçlar ve duygular listesini ortaya dökmek gerek. Nereye gideceğimize de bilgelikle karar vermek gerek.
Duygu ve ihtiyaç listelerine örnek bir kaynak:
https://claireozel.wordpress.com/turkce/yurekten-iletisim/
Comments